31.3.15

Net değiliz


Sanırım sorunu sonunda buldum.Nerede hata yapıyoruz.

Çözümü de sorunu da sırayla anlatmak istiyorum :)




Sorunumuz şu ki ; hoşlanmadığımız insanlara onlara ölüp bitiyoruz çok çok seviyoruz gibi davranıyoruz.
Sebep?
 Davranıyoruz diyorum da ben sevdiklerime bile mucuk mucuk olamadığımdan, uzak durmaya çalıştığım kişilere böyle bir davranış pek mümkün olmuyor çok şükür.

Ama genel olarak insanların,ki buna sevdiklerim de dahil,davranışlarında bu mevcut.
Hayır benden hoşlanmıyorsun biliyorum ama neden çok seviyormuş gibi davranıyorsun,uzak dur abi niye yani ? hayır benim de aklımı karıştırıyorsun.

Hoşlanmayıp aynı ortamda bulunmamız gereken birçok insan elbet oluyor,patavatsız komşular,huzursuz edici akrabalar,dedikoducu çat kapıcılar ;herkes bambaska karakterde; görüşmemek gibi bir seçimimiz var elbette, bu hayat bizim ;kimse huzursuz etsin diye yaşamıyoruz.

Zaten herkesin herkesle iyi anlaşması gibi birşey de mümkün değil,buraya kadar net.

Ama saygı çerçevesi içinde belli bir mesafede ilişkileri sürdürmek varken,neden her karşılaştığımızda bana ''Ay mutlaka görüşelim'' diyerek gözlerimin içine bakıyorsun,amacın ne ?  


Yani diyeceğim o ki ; yapmayalım;
Sevmiyorsak,huzursuz oluyorsak ;sarılıp öpmeyelim.''canıııım'' demeyelim.Ve bilimum samimiyet gösterisinde bulunmayalım.

Hadi bir de böyle deneyelim.


Flats:Mango / Coat:Ipekyol / Jumper dress: Zara / Socks:Penti

27.3.15

Reklam arası



Herkes birşeylerin reklamını yapıyor ve nedense beni bu reklamlar gözüme gözüme sokularak yapıldığında inanılmaz rahatsız ediyor.

Hele ki günlük hayatta hiç kullanmadığı bir markanın,alakası olmayan bir ürünün reklamını yapıyorsa biri,birileri sadece boş boş bakıyorum; ''Bu mu yani,iş mi diyoruz buna da ''.
 

Yaşam tarzı ile tezat oluşturmayan iş birlikleri o kadar rahatsız etmiyor aksi durumdakilerin ettiği kadar.
Hayatında giymeyeceği markanın ürününü paylaşınca insanlar daha da fazla buraya ait değilmişim gibi hissediyorum.Çıkarlar doğrultusunda hareket etmeyi sevmiyorum,doğru bulmuyorum ;selam ben uzaydan geldim sanırım,bi geri yollasanız beni hani ,buralar pek uymadı da bana ,olur mu ?hey kimse var mı?.
Bu yazıyla market fotografları sanki biraz ironi oldu değil mi ? severim hayatımızın her noktasında bulunan ironileri:)

Bir de çok merak ediyorum bazen; acaba kelimesi kelimesine okuyan var mı diye,sanki biraz uzun mu yazıyorum ?Sıkıcı mıyım biraz

***
Fargo'nun ilk sezonunda bodrum kattaki duvarda bir poster var;neredeyse her bölümünde bir sahnede gösterilen ; 


Başkalarının ne dediği,neyi doğru kabul ettiği önemli değil.O onların doğrusu.İnandığınız yol sizi inandığınız şeylere götürür. Kendi doğrularınızla yaşayın,ben öyle yapıyorum ve bunu yapmaya devam edicem.

24.3.15

Son durum


Yabani oldum.

Şehir hayatından son derece daraldım.Sessiz sakin yerlerde az sayıda insan ile olmak istiyorum.
Sonunda bu da oldu.
Trafik,kalabalık gibi unsurlar yaşam kalitemi baltalıyor.Mutlu etmiyor.

Aslında bugünlerde aman tanrım yaşım 25 oldu ben hala birşey yapamadım kafasına ulaştım Pinterest'te gördüğüm bir görsel yüzünden!  ''25 yaşında olmadan yapmanız gerekenler'' diye saçma sapan bir liste yapmışlar. Saçma demem üstüme alınmamdan değil kesinlikle hahaa :) Ama genel olarak insanların davranışlarının,kıyafetlerinin yaşlarıyla bağdaştırılmasını saçma buluyorum.Sonuçta tek başına seyahate çıkmak için 25'ten küçük mü olmak gerekiyor ne komik ama..

Artık krem kullanmaya mı başlanıyordu 25 itibarı ile ? Ben sanki ne krem sürerim ne de botox yaptırırım gibi geliyor,ama zaman en güzel ayna insanın söylediği 'asla'lar için..O nedenle bu kelimeyi uzun zamandır kullanmıyorum.Hatta davullu zurnalı düğünler ile tek taş'lar için bile kullanmıyorum o derece . Kesseniz olmaz ama 'asla' demem,çünkü dersimi aldım. Asla demiyorum ama 'kesseniz' dedim ya of cümle içi çelişkilerim,canlarım benim.

 Ve kahvaltılarım.En keyif aldığım şey uzun zamandır. Sabah kalkıp;kahvemi içiyorum.Ardından bir yarım saat geçsin diye beklerken kitap okuyorum.Yarım saatin sonunda üzerimi değiştirip ya yürüyüşe çıkıyorum dönüşte pilatese başlıyorum ya da hava bozuk ise direk pilates. Pilates esnasında acaba bitince ne hazırlasam diye düşünüyorum ve ortaya bunlar çıkıyor.
Sabah rutinim en az 5 gün bu şekilde.Ve yediklerimden ötürü kendimi çok hafif ve enerjik hissediyorum.1 gün değiştirsem beslenme tarzımı yerimden kalkmak istemeyecek kadar bitkin oluyorum,şaka gibi..




10.3.15

Ben bir ..


kahvaltıseverim :)

Bu sabahı es geçersem, biraz isteksiz uyandım, ; uyandığımda mutlaka bir tarafa daha yakın oluyorum.Ya canım tatlı birşeyler istiyor,bol meyveli..Yahut direk 'yumurta' diye açıyorum dolabın kapağını..

Haşlanmış,fırınlanmış,omlet ;her halini ayrı seviyorum.Bazen de ekmeğin ortasını çıkarıp tavada içine kırıyorum ki tavsiye ederim.Yumurta varsa yanında elbet beyaz peynir!Çocukken zorla yedirildiğinden nefret ettiğim tek şeydi beyaz peynir :) neyse ki sonradan barıştık..

Yulafı ise kimi zaman süt ve tarcın ile pişiriyorum kimi zaman ise sevgili beril'in yöntemi ile suyla pişirip içine yumurtanın beyazını ekliyorum .
Yulaf yemenin en keyifli kısmı ise kesinlikle meyvelerle dilediğim gibi süsleyebilmem.
Hani önce insanın gözü doymalı derler ya benim önce görüntüsünü beğenmem lazım ..Bu nedenle hayatım boyunca kurufasulye,nohut gibi yemekleri,yemeyi sevmeme rağmen, yapmayacakmısım gibi geliyor,pek estetik bulmuyorum :)

8.3.15

Karnabahar

İtalya benim için makarna'dan çok pizza..Sebebini bilmiyorum.
Pizza en sevdiğim şeyler'den diyebilirim,ama hamburger ,makarna,patates kızartması ile çok da farklı yere koyamam tabi ,hepsi bebeğim gibi.
Ben sevdiğim şeyleri sürekli yersem bendeki özelliklerini yitireceklerini düşündüğüm için nadiren tüketme taraftarıyım.Hatta sevdiklerimle de çok sık görüşmek istemem ki özlem ilişkileri farklı bir boyuta taşır,inanırım buna.  

Bu muhteşem,hamursuz,sağlıklı,sebzeli ;karnabahar pizzayı ikinci denemem.
Karnabahar'ın anlamı 'Yediğinde karnın bahar açsın' demek diye duydum bilmem doğru mu?

İlkini karnıbaharı haşlayıp yapmıştım ama fazla yumuşak oldu,bu kez sadece yıkadım ve çiğ kullandım.

Bundan 1 sene önce filan tariflere bakarken en kızdığım şey 'Göz kararı' cümlesi idi ,çünkü neyi ne kadar koymam gerektiğine dair hiç bir fikrim yoktu.
Ama bu tarifte net olan tek şey 1 yumurta :)Gerisi hep göz kararı.

*Öncelikle tek kişilik yapacaksanız iki avuç karnabahar yeterli.
*Güzelce yıkayıp rondoda un gibi olana kadar çekin.
*Sonra mutlaka tülbent gibi birşey ile suyunu süzün ki bu en önemli adımlardan biri.
*Ardından derin bir kaba koyduğumuz karnabahar'ın içine 1 yumurta kırıyoruz.
Sevdiğiniz birkaç baharatı göz kararı eklemek yine size kalmış birşey.

*Yumurtadan sonra rendelediğimiz kaşarı da bu karışıma dahil ediyoruz,göz kararı 2 yemek kaşığı kadar koydum ben.
*Fırın tepsisinin üzerine koyduğumuz yağlı kağıdın üzerine yuvarlak şekil vererek yerleştiriyoruz .Ne çok kalın ne de çok ince olsun .
*Ardından önceden ısıttığımız fırınımızda 180 derecede yaklaşık 20-25 dakika pişiriyoruz pizza tabanımızı. Pişme süresi fırından fırına değişeceğinden mutlaka kontrol edin pişerken.Kenarları kızarmaya başlayıp,o yumuş yumuşluğunun gitmiş olması lazım biraz.
*Tabanın piştiğine karar verdiğimiz noktada fırından çıkarıp hemen domates sosumuzla zemini oluşturup ardından hazırladığımız tüm malzemeleri güzelce yerleştiriyoruz ve bi 10 dakika malzemeler le beraber tekrar fırına..
Kaşarı ister domates sosunun üzerine koyun ister tüm malzemeleri koyduktan sonra en üste.Ben sebzelerimi kaşarla kaplamak istemediğim için domates sosunun üzerine biraz parmesan dökerek kullandım bu hakkımı.
Malzeme konusunda sınırsızsınız,ben dolapta ne varsa dahil ettim pizzama;mantar,brokoli,mısır,biber.Kaşar yerine de parmesan kullandım.

Ve bir uyarı ; bayılacaksınız:)

2.3.15

Makyaj da ne?


Öyle aman aman makyaj yapan biri değilim.Hatta şu yaşıma kadar bir fondöten'im dahi olmadı,hiç kullanmadım.O nedenle aa ecem'in makyajı gibi bir durumun olmadığının da farkındayım.Öyle sürekli makyaj malzemesi alan biri de değilim.Bu ara bi rujlar ilgimi çekmeye başladı sadece.
Yüzüme ne sürerim ne severim paylaşsam mı dedim.Ürünlerin arasında en sevdiğim temizleyicim bu arada :)
Yukarıdaki 3 ruj favorim diyebilirim.YSL'nin rengi çok pembe o yüzden hiç tamamen sürüp çıkmadım şu ana kadar,hafif renk veriyorum ama doku olarak gerçekten çok güzel,bayılıyorum.Bu seri'den yeni bir renk arayışındayım. MAC'in Hot Tahiti 'si ise en çok kullandığım ruj,rengi çok günlük ve çok güzel duruyor beyaz tende. Lancome'un Rouge in Love ise en hakkını veren rujum diyebilirim,capcanlı bir kırmızı ama kalıcılığına bayılıyorum özellikle gece dısarı çıkarken çok ideal,fazla tazelemek gerekmediğinden iyi ki almışım dediklerimden.



Yüzüme sürdüğüm tek kapatıcı etkili şey :MAC studio fix serisi. Yanaklarıma bazen yine MAC peach allık bazen de Guerlain Terracotta light. Make Up For Ever'dan aldığım sabitleyici mi desem bitiş pudrası mı bilemedim ama gerçekten çok etkili bir ürün.Sabah 7.30 civarı yaptığım makyaj 11 gibi alnımda parlamış hale geliyordu ki bu ürün ile akşama kadar hiçbirşey olmuyor,hakkını veriyor gerçekten.Make Up For Ever ; High Definition Powder.

Body shop'ın eye liner'ı gün boyu tık demeyişinden ötürü bana hiç alternatif aratmadı.İkincisini aldığım ve geçen yaz kullanmaya başladığım Dior rimel Benefit Real eyes'tan sonra beni hayal kırıklığına uğratmadı.Göz kalemi olarak birkaç haftaya kadar Chanel'in kalemini kullanmaktaydım ki;kalemi kaybettim.Daha kalıcı bir ürün için fırsat gibi görüyorum bunu şu an :) Fondöten kullanmayan ben tabi ki far sahibi de değildim ta ki Mac'in Maleficent serisine kadar.İçerdiği 4 far'dan 3'ü kullanabileceğim renkler olunca hemen makyaj çantama ekledim ve hala elime geçtiğinde mutlu olduğum güzel bir ürün.Ne de olsa sunum önemlidir..

Dudak balmsız bir kış geçmeyeceğini düşünenlerdenim.Burt's Bees gerçekten çok sevdiğim ve çok etkili bir ürün.Balmi ise daha çok dudak bazı gibi bende.Dudağıma genelde küp şeker ile peeling yapacağım zaman yogun bir şekilde Balmi'den sürüyorum ve şekerin dudağıma etkisini yumuşatıyor.Bazı koyu ve kötü dokulu rujlardan önce de zemin hazırlamama yardımcı oluyor.

En sevdiğim ürün,Bioderma.Cildim yağlı,karma arası olduğu için her ürünü kullanamıyorum anında reaksiyon veriyor.Ancak doktorumun tavsiyesi ile aldığım bu ürünü neredeyse 4-5 yıldır kullanıyorum.Temizleyicisi ile ikisi demirbaş.

Oje de marka olarak aslında en sevdiğim açık ara OPI .Fırçası'nın boyutu olsun şişenin büyüklüğü olsun gerçekten 4/4lük buluyorum OPI'yi.Ama Essie'nin de hakkını yiyemem.O da Opi gibi çok çabuk kuruyor ve şişedeki rengi elde etmek ikisinde de çok zaman almıyor.Chanel ise ojede hayal kırıklıgı diyebilirim.Ne rengi çabuk bulabiliyorsunuz fazla sıvı yapısından ötürü,ne de fırcası kullanışlı.Bu 4'lü en sık kullandıklarım.Milani'nin tek tırnağı hareketlendirmede üstüne yok.