18.5.15

Como'da plank yapmadım demem


Sırada pazar gününü değerlendirmek,göl kenarında yürümek,ara sokaklarında kaybolmak,huzur bulmak için gidip ; çokça yürüdüğüm,hatta plank bile yaptığım,evlerinden birine taşınmak istediğim,soğuk kahve sezonunu açtığım,gerek alnım gerek omuzlarımı farkında olmadan yaktığım,bikinileri ile güneşlenenleri azıcık kıskanıp,muhteşem çiçekli bahçelere sahip evlerin her birine hayran olduğum bir gün geçirdim.

16.5.15

Her gidisin bir dönüsü


Henüz 2 gün önce döndüğüm; milano ve floransa için sırayla bazı başlıklar altında öneriler vermek,daha doğrusu müdavimi olduğum yerleri anlatmak istiyorum.

Neler alırım?
Neler yerim?
Nerelere giderim ?

Bu bir haftalık seyahat için amacım alışveriş değil de daha çok özlediğim tatlar,mekanlar ve sokaklar idi.
Biraz da; market,makyaj (Kiko) ve Tiger.
**
Elimde çok güzel fotoğraflar var,önümüzdeki 2 haftaya yayarak  postları hazırlamayı hedefliyorum:)
**
İlk konu neler aldım?

Öncelikle en çok keyif aldığım şeylerden biri market alışverişi gittiğim ülkelerde.Hele ki chia,quinoa gibi şeyleri 4te 1 fiyatına alınca çok daha keyifli hale geliyor :)

Gidilen şehirdeki en büyük market araştırılır,orada yaşayan birine gidiyor isek bu noktada kendisinin yardımına başvurulur .
Sonra aradıklarımız tek bir reyonda karşımıza çıkınca böyle sırıtılır!
Quaker yulaf bir süredir favorim,türkiyede muadillerine göre pahalı buluyordum(20tl+) ,yunanistanda 1.80euro olduğunu görünce alıp denedim ve tadının karşısında diğer(ismi lazım değil) markalara bir daha elimi sürmeme kararı aldım.Her gittiğim yerden taşımak uğruna:)

Chia'nın 225 gr'ı 25 tl türkiyede,bu 250gr'lık chiaları italya Esselunga'da 3.29euro'ya aldım.
Ek olarak amarant ve quinoa ile masum olduğunu düşündüğüm bir paket doğal şeker aldım denemelik..

Tiger mağazası'nın bizde tanımı yok.Hem sürekli yenilenen birbirinden tarz, ilginç her türlü ürün bulunup hem de fiyatları sadece 1-2-3-4-5 euro civarlarında olan bir mağaza zincirimiz yok ne yazık ki..İtalyaya gittiğinizde tiger gördüğünüz yerde dalın içeri ;)
Kokteyl çubugu,patlamış mısır kartonları,çay demliği(yeşil olan) gibi bulduğumu getirdim.

Kiko kiko ; italyada kalırken(6ay boyunca)sadece 1 kez girmiştim içine şaka gibi.Fiyatları çok uygun oluğu için kalitesiz olduğunu düşünüyordum o zamanlar;ancak fikrim sonradan değişti;hem üretiminin almanya ve italyada yapıldığını öğrenince ,hem birçok insanın kullanıp memnun olması ,hem de gerçekten kaliteli olduğunu bazı kaynaklardan öğrenince.
Pudra 9 küsür,eye liner 6.90, rujlar 4-8 arası ,dudak kalemi 2 -4 , göz kalemi de 5-6 euro civarı idi.
Ecem kiko ile nasıl barıştı da diyebiliriz bu paragrafa 
Gitmeden bir süre önce aklıma düşmüştü; fular ; fular,saçımda kullanmayı çok seviyorum.

Via Montenapoleone de bulunan ürün skalası çok geniş bir outlet var ( d magazine montenapoleone) ,oradan geçerken bi girip bakarım mutlaka ne var ne yok diye.Misal şu an 90-100euro civarı olan manebi espadrillerin birkaç modeli vardı ellerinde sadece 27 euro..
Tam aa fular var mı acaba güzel derken bunu gördük ve bayıldım! 
Moschino fular 29 euro

**
Alışveriş için gitmediğim italya'dan aldıklarımın hepsi bunlar :)
Ancak siz alışveriş için gidiyorum diyorsanız ; 
Tur ile gidebileceğiniz ;
Serravalle outlet ve Fox Town çok başarılıdır.

Yürüyerek yahut tram ile ulaşabileceğiniz ; Corso como outlet,D magazine montenapoleone.

Floransa için; The mall ,Space.

Elbet outletler bunlar ile sınırlı değil hatta girdiğim ama adını hatırlayamadığım birkaç yer daha var.Milano gerçekten bir alışveriş cenneti olduğu için herhangi bir sokakta da karşınıza outlet çıkabiliyor..Gitmeden iyi araştırın :)

6.5.15

Kısa bir ara


Yürüyüşünü yapmış matcha çayını içmiş vicdanı rahat bir ecem bu karelerde gördüğümüz.Dolayısı ile sakin huzurlu ve mutlu..Tek hatam o gün çanta seçimimi yanlış yapmamdı,omuzlarım koptu..Bir dahakine sırt çantası..

Siz bu postu okurken ben biraz uzaklarda olacağım; italya beni özlemiş :) Duyguların karşılıklı olduğu ilişkileri pek severim.

Valizimi hazırlarken olabildiğince çok amaçlı kıyafetler götürmeye çalışıyorum,çünkü kocaman valiz taşımayı pek sevmiyorum açıkçası.Tek başıma gerek amerika dönüşü gerek italya dönüşü bu büyük valiz olayından çok soğudum.
Her koyduğumu 2 gün değiştirerek giymek üzere hazırlıyorum kıyafetlerimi.
Belki dönüşte açıklamalı olarak anlatırım bunu.

Sonuç olarak spor ayakkabılarımı kaptım gidiyorum,italya demek yürümek demek bilen bilir:)


Lena Perminova da bu taytı gördükten sonra almaktan vazgeçmiştim ama koleksiyonun sunulduğu gün canlı canlı dokununca dayanamadım.Olmadı evde kendi kendime giyerim dedim hatta :)

Fotografları çeken arkadaşım 2 metre boyunda olduğu için ben karelerde 1.30 gibi çıkmışım halbuki 1.69'um (aman ne uzun iyi ki söyledin)

Dönüşte görüşmek üzere







5.5.15

'Çay' deyip geçemem,çok başka birşey


 Bildiğim çayları unuttum.

Ben ki 24 yaşımda çay sevdiğimi öğrenmiş insan (-çay mı içersin,meyve suyu mu? -Yok ecem çay içmez,sevmiyor = Hayatımın ilk 20 yılı)
Oysa ki tüm çayları içmekten keyif alıyormuşum,siyah çay,yeşil,ada,kuşburnu.En güzeli de bizim evde bu üçü daima yaprak yaprak satın alınır,poşet çay girmez.


Son aylarda birkaç kez internet sitelerine girip incelemiş biri olarak Chado'nun kısa bir süre önce Arnavutköy'de ilk yerini açtığını duyunca hemen cumartesi gününün planını tamamen oraya gitmek üzerine yaptım.

Çengelköyde kahvaltı,oradan deniz yolu ile bebeğe ve bebekten arnavutköy'e yürüyüş.
Amacım matcha'yı yerinde tatmak ve chado'yu ziyaret etmekti.

Matcha'mızı hazırlayan tatlı hanımefendinin tavsiye ederek koklattığı çayların içinde kendimden geçtim.Ama ilk denediğim karamelli yeşil çay burnuma adeta kazınınca ,ilk alacağım çay hakkımı ondan yana kullandım.Ancak; tabi ki burada bitmez ,çay ciddi bir meseledir :)

Sırada Rooibos, Blue flowers earl grey,Jasmine pearls gibi aklımda kalan enfes çaylar ile bunların haricinde denemek istediğim birçook çay var.

Eğer benim gibi japonların çay kültürüne hep özenip,  bir de farklı tatlar denemeyi seven biri iseniz chado'yu ziyaret edin, ba yı la cak sı nız garanti :)